20 Mayıs 2013 Pazartesi

Finale Mi? Savaşa Mı?

22 Mayıs Çarşamba günü oynanacak Türkiye Kupası Final maçı öncesi bir çok senaryo ortaya atılıyor. İki kulüp arasındaki aşırı kutuplaşma sonrası özellikle "İstanbul Medyası" denilen "Yandaş Medya" spekülasyon yaratacak açıklamalar ve haberler yapmakta. Bunlardan en önemlisi de özellikle biz Trabzonsporluların Ankara'da yapacak olduğumuz eylem ve yürüyüşten dolayı ortamın daha da gerileceği ve önüne geçilemez olayların yaşanacağını belirtmekteler. Bu duruma yönelik ortaya attıkları çözüm önerisi ise "Maçın Seyircisiz Oynanması."

Bu noktada sorulması gereken en önemli soru: "Ne kadar samimisiniz Yavşak Medya?" (Pardon, Yandaş diyecektim klavyem sürçtü..)

Türk futbolunun bu noktaya gelmesinde, "SUSAN" ve "SUSTURULAN" kesimi oluşturan bu insanların çözüm arayışları bana hiçte samimi gelmiyor. Hemen hemen yapmış oldukları bütün programlarda "ESKİDEN BÖYLE DEĞİLDİ. BARIŞ VARDI.", "TRİBÜNLERDE OMUZ OMUZAYDIK." Cümlelerini ağızlarına sakız yapan yandaşlara tarihin tozlu sayfalarından bir-iki fotoğrafla cevap verelim...



Siz İstanbul tayfasının, tribünlerde barış içinde ve omuz omuza olduğunuz tek bir olgu var, o da "TRABZONSPOR"...

Ne zamanki TRABZONSPOR, sizlerin SALTANATINI YIKTI...
Ne zamanki TRABZONSPOR, Türkiye'nin İSTANBULDAN İBARET OLMADIĞINI İSPAT ETTİ...
Ne zamanki TRABZONSPOR, Şampiyonluklara AMBARGO KOYDU...
İşte o zaman, geçmişte de birbirini yiyen sizler, tribünlerde omuz omuza oldunuz...
Suçladığınız, terörist ve vatan haini ilan ettiğiniz Trabzonsporlular, Mustafa Reşit Akçay'ın dediği gibi: "Biz Trabzonlular biraz hırt adamlarız, nezaketi pek bilmeyiz ama iyi yürekli insanlarız. Sadece biraz saygı istiyoruz, birazcık saygı."


Trabzon'da Ayasofya Mahallesini bilenler, eskiden orada Fenerbahçe adında amatör bir kulübün olduğunu da bilirler. Bilmeyen ya da bilmemezlikten gelen yandaş medya da şimdi öğrenmiştir. Köyden, ilkokula başlamak için, 7 yaşında Trabzon Merkeze geldiğimizde, Ayasofyada kulübün tabelasını görünce heyecanlanan yüzlerce çocuktan biride bendim. Daha 7 yaşında olan, Futbolun yemyeşil çimlerin üzerinde, 22 futbolcu, 4 hakem ve bir futbol topuyla değilde, masa başında, tarlada, inşaat işçileriyle, çiftçilerle, parayla oynanan bir oyun olduğunu bilmeyen ben...

İçimdeki çocuksu, saf duygularıma ilk darbeyi, 11 Şubat 1998'de amcama yalvar yakar gittiğimiz Fenerbahçe Kupa maçında, Oscarlık rol yapan Otto Bariç vurmuştu.(Niye 96 değil demeyin uşaktım o zamanlar :) ) Üstüne Ali Şen'in, Haluk Ulusoy yönetimindeki TFF'ye yönelik oyunları sonrasında, böyle insanların yönettiği bir kulübün Trabzonda nasıl olduğunu düşünmeye başladım. 1996, 1998, 2005, 2010 derken Fenerbahçe'ye karşı içimizdeki duygular, kin ve nefrete dönüşmeye başladı...


Yıllar içinde, nereden nereye dediğimiz duygularımız sonucunda 22 Mayıs günü hepimizin duyduğu endişeyi, Ankara emniyeti de duymuş olacak ki maça 20 bin kişilik stada, 10 bin kişilik polis görevlendirmiş. Yurt dışından ve yurt içinden maça giden yaklaşık olarak 10 bin taraftarımız var. Tıpkı 1998 yılında olduğu gibi bu maçta da bir çok provakasyon ve tahrik olacaktır. Bu yüzden taraftarlarımızın bu provakasyon ve tahriklere kapılmadan medeni bir şekilde tepkilerini göstereceklerine inanıyorum.Biz Trabzonsporluların, şu sıralar en çok ihtiyacımız olan şeyin "ADALET" olduğunu çok iyi biliyorum. Fakat, "Yavru Şikeci" Sivas maçı gösterdi ki, saha dışında verdiğimiz mücadeleyi saha içine de yansıttığımız zaman "Tadından Yenmiyor"... 





Ligin son haftalarında gösterdiği yükselişle, Takımımızın içinde bulunduğu fiziksel ve mental çöküntüden çıkmış olması, UEFA Kupasına katılmayı garantilemesi moral gücümüzü bir üst seviyeye çıkarmıştır. Bunların yanında bu sezonun son maçı olacağından, oyuncuların gelecek sezonu düşünerek, ekstra bir performans sergileyeceğini düşünüyorum. Saha içi ve dışında tetikçilerin maça hazır olmasına rağmen bu kupayı müzemize götüreceğimize inanıyorum...

Genelde aklımdakileri yazar, sonra yazdıklarıma uygun bir başlık arardım. Ama bu sefer yazıma başlamadan önce ilk işim, başlığı atmak olmuştu... 

FİNALE Mİ? SAVAŞA MI?

KUPA BEYİ TRABZONUM, yine bir finalle karşımızda, hemde hepimizin güzel ve saf duygularını kine ve nefrete dönüştüren bir camiaya karşı. Biz SAVAŞA değil, FİNALE gidiyoruz diyen taraftarlarımıza, Özkan Sümer'in lafını hatırlatmak isterim:
"BÜYÜK OLMAK İÇİN, BÜYÜKLERLE SEVİŞMEYECEKSİN, SAVAŞACAKSIN !!!"

3 Temmuzdan sonra saha içindeki savaşımızı saha dışına taşıyan bizler, saha içinde savaşmayı unuttuk maalesef. 1967 yılından beri verdiğimiz bu savaşı 22 Mayıs günü ONURLANDIRMA ZAMANI. O yüzden Büyük Trabzonspor Taraftarına diyorum ki:
 "HEM FİNALE HEM DE SAVAŞA GİDİYORUZ !!!!!!!!!!!"


Ünal BULUT ( @BordoMaviEfsane )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder